Yazılı kaynaklarda kumarla ilgili direkt yasaklamalar ya da cezalandırmalar sıklıkla dile getirilmese de, İslam hukukunun temel prensiplerine aykırı olduğu bilincinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kumar oynamak genel olarak teşvik edilmeyen bir faaliyet olarak değerlendirilmiş, ancak tamamen yasaklanmamış ve üst sınıflar arasında sınırlı bir kabul görmüştür. Selçuklu döneminde kumarın toplumdaki yeri ve kabulüyle ilgili net ve kesin bir yargıya varmak için daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Mevcut kaynaklar, daha çok üst sınıfların eğlence anlayışına dair ipuçları sunmakta olup, geniş halk kesimleri arasında kumarın ne denli yaygın ve kabul görmüş olduğuna dair kesin veriler oldukça sınırlıdır. Selçuklu dönemine ait yazılı kaynaklar, şans oyunlarına dair doğrudan ve detaylı bilgi sunmamakla birlikte, dönemin sosyal yaşantısını yansıtan çeşitli metinler ve imgeler üzerinden bazı çıkarımlar yapmamızı sağlar. Minyatürlerde ve edebi eserlerde görülen zar oyunları, at yarışları ve belki de daha gelişmiş şans oyunlarına işaret eden unsurlar mevcuttur. Ancak, bu tür aktivitelerin ne denli yaygın olduğu, hangi kesimler tarafından tercih edildiği veya dini-sosyal açıdan nasıl değerlendirildiği konusunda kesin bilgiler maalesef mevcut değil. Mevcut veriler, şans oyunlarının varlığını gösterse de, modern anlamda organize bir kumarhane sisteminden söz etmek oldukça güçtür. Selçuklu döneminde şans oyunlarının, daha çok eğlence ve sosyalleşme amacıyla sınırlı kaldığı düşünülmektedir. Bu konudaki araştırmalar sınırlı olup, daha kapsamlı çalışmalar, bu ilgi çekici sosyal tarih alanına ışık tutacaktır. Selçuklu şairlerinin eserlerinde ise doğrudan şans oyunlarından bahsedilmese de, hayatın iniş çıkışlarını, kaderin rolünü anlatan şiirlerde dolaylı göndermeler bulunabilir. Bu şiirlerdeki imgeler, şans ve tesadüf kavramlarının o dönemdeki algısını anlamamıza yardımcı olabilir. Selçuklu Dönemi'nde Kumarla İlgili Yasalar ve Yönetmelikler Selçuklu sanatında, görünüşte dindar ve sade bir yaşam tarzının hakim olduğu bir dönemde bile, kumar ve bahis imgelerinin beklenmedik bir şekilde yer aldığını görüyoruz. Bu motifler, genellikle çini, ahşap oymacılığı ve minyatürlerde sembolik olarak işlenir. Örneğin, zar oyunları veya at yarışları gibi sahneler, günlük yaşamın ve insan hallerinin yansıtıldığı daha geniş bir anlatının parçası olarak yer alırlar. Bu imgelerin doğrudan kumarı teşvik etmekten ziyade, şans, kader ve insanın değişken dünyasıyla olan ilişkisini temsil ettiği düşünülmektedir. Selçuklu Devleti'nde, günümüzdeki anlamda organize ve devlet tarafından düzenlenmiş bir kumar sektöründen bahsetmek mümkün değil. Mevcut kaynaklar, devletin kumar oynamayı doğrudan teşvik ettiğine ya da bu faaliyetlerden sistematik olarak vergi topladığına dair bir kanıt sunmuyor. Ancak, tarihsel kayıtlar, özellikle büyük şehirlerde ve pazarlarda şans oyunlarının ve bahislerin yaygın olduğunu gösteriyor. Bu faaliyetler muhtemelen selculspoets denetimsiz veya sınırlı bir denetim altında yürütülüyordu. Devletin bu tür faaliyetlerden dolaylı olarak gelir elde etmiş olması muhtemeldir; örneğin, kumarhanelerin bulunduğu alanlardan alınan vergiler veya kumarla ilgili mal Selculspoets ve hizmetlerden alınan vergiler aracılığıyla. Fakat bu, doğrudan "kumar vergisi" olarak adlandırılan ve düzenli bir vergi sistemi içinde yer alan bir uygulama değildi. Selçuklu döneminde ekonomik faaliyetlerin kayıtlarının eksikliği, bu konuda kesin bir yargıya varmayı zorlaştırıyor. Dolayısıyla, "Selçuklu Devleti'nde kumar gelirinin vergi olarak toplanması" iddiası, mevcut kanıtlar ışığında güçlü bir temele dayanmıyor. Daha detaylı araştırmalar bu konuyu aydınlatabilir. Selçuklular Dönemi'nde Kumar ve Bahis